Öğretmene Saygı
Tatlı bir ilkbahar sabahı, Fatih Sultan Mehmet, beyaz atına binmiş, ordusunun önünde İstanbul’a giriyordu. Sağında solunda hocaları; Akşemsettin, Molla Hüsrev ve Molla Gürani vardı. İnsanlar, meydanda heyecanla Türk ordusunu karşılıyordu.
Bu sırada halkın arasından birçok kimse, ellerindeki çiçek demetlerini padişaha vermek için çabalıyordu. İnsanlar, Akşemsettin’i padişah zannediyor ve çiçekleri ona vermeye çalışıyordu. Akşemsettin, atını geri çekiyor ve göz ucuyla onlara padişahı gösteriyordu.
“Sultan Mehmet odur. Çiçekleri ona veriniz.” demek istiyordu.
Fatih Sultan Mehmet de çiçeklerle kendisine doğru yürüyenlere Akşemsettin’i gösteriyordu.
- Lütfen çiçekleri Akşemsettin’e veriniz. Sultan Mehmet benim ama o benim hocamdır.
Yavuz Sultan Selim, Mısır’a doğru ilerliyordu. Yanında o zamanın bilginlerinden Kemalpaşazade ile Nişancı Mehmet Paşa vardı. Gece çok yağmur yağdığı için ortalık çamur içindeydi. Yanındakiler, padişaha çamur sıçramasın diye atlarının yürüyüşüne dikkat ediyorlardı.
Biraz sonra padişahın emri üzerine, gruba birkaç delikanlı katıldı. Yavuz, Kemalpaşazade’ye dönerek:
Yavuz, atını ona doğru yaklaştırdı.
Create your
podcast in
minutes
It is Free